Özet
Soğuk Savaş Sonrası Hazar'ın Statüsü ve Sınırlandırma Sorunu: Kıyıdaş Devletler'in Yaklaşımları Açısından Analizi
Sovyetler Birliği’nin dağılması dünya üzerinde yeni ülkelerle beraber yeni mücadele alanlarını da ortaya çıkarmıştır. Hazar bölgesi, Sovyetler sonrası ortaya çıkan yeni jeopolitik denklemde bölgesel ve uluslararası güçlerin en çok nüfuz mücadelesine giriştiği bölgelerin başında gelmektedir. Zira bu bölge zengin hidrokarbon kaynakları ile büyük petrol oyununun yeni coğrafi mekânı niteliğini almıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber Hazar bölgesi enerji kaynakları dünyanın en büyük üçüncü hidrokarbon rezervi olarak ön plana çıkarken, bu bölgede bağımsızlığına kavuşan üç yeni cumhuriyetle (Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan) beraber Hazar havzası iki yönlü ilişkilerden çok yönlü bir ilişkiler havzasına çevrilmiştir. Hazar’ın kıyısındaki yeni bağımsız aktörler Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan mevcut jeopolitik konumları sebebiyle herhangi bir uluslararası suya çıkışı olmayan birer kara devletidirler. Karasal nitelikleri sebebiyle ortaya çıkan uluslararası taşıma ve koridor sorunları, bu ülkelerin gündeminde petrol ve doğalgaz boru hatlarını ön plana çıkarmıştır. Dolayısıyla Hazar’a kıyıdaş olan ülkeler Hazar'ın statüsü sorununu “milli güvenlik” sorunlarının önemli bir parçası olarak algılamaktadırlar. Bu durum ise Hazar’ın statüsünü daha da önemli kılmaktadır. Bu araştırmada Hazar’ın statüsüne ilişkin kıyıdaş devletlerin tezleri ve Hazar'ın deniz veya göl olarak hukuksal statüsünün belirlenmesinde olasılıklar analiz edilmiştir. <
Anahtar Kelimeler
Hazar denizi, Göl, 1982 BMDHS, Türkmençay anlaşması, Kıyıdaş devletler.